Bundan 20 – 30 milyon yıl önce, bugün Anadolu diye adlandırdığımız kara parçası oluşurken
buharlaşan denizlerden bizlere milyonlarca ton alçı taşı miras kaldı. Tabiatta bazen anhidrit (susuz kalsiyum
sülfat) bazen de jips (% 21 kadar su taşıyan kalsiyum sülfat) minerali olarak karşımıza çıkan alçıtaşı en fazla
ihmal edilen hammadde kaynaklarımızdandır.

Oysa Çatalhöyük' te bulunan yazılı kayıtlara
göre Anadolu' da alçı kullanılışı 10.000 yıl öncesine gitmektedir. Sonraları yakın coğrafyalarda hükmeden ve
şüphesiz birbirinden etkilenen Sümer, Asur, Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarında da inşaat malzemesi olarak
kullanıldığı bilinmekte. Geçmişte belki de en çok bilinen ve değer verilen kullanımı ise ismini muhtemelen eski
Mısır' da Alabastron şehrinden almış bir çeşit yarı şeffaf alçı taşı olan albastr ile yapılan heykel ve süs
eşyaları olmuştur. Özellikle Etrüsk' lüler arasında yaygın olan bu gelenek bugün dahi İtalya' nın Volterra
kasabası için önemli bir gelir kaynağı teşkil etmekte.
1666 yılındaki Londra yangını alçı kullanımının geniş kitlelerce benimsenmesi bakımından bir dönüm noktası
sayılabilir. Bu felaket sırasında ahşap yapıları koruduğu gözlenen alçının kullanımı Paris' te zorunlu hale
getirilmiş,bu vesile ile sıva alçısına da "Paris alçısı" lakabı takılmıştır. 1700' lerden itibaren alçıtaşının
toprak ıslahında, özellikle de sebze, yerfıstığı, pamuk, patates gibi ürünlere kalsiyum ve kükürt sağlayıcı
doğal gübre olarak kullanımıyla da artan ilginin neticesinde olsa gerek, 18.yüzyılda Fransız kimyacı Lavoisier
alçı üzerine yapılan ilk bilimsel çalışmayı yayınladı. Takip eden iki yüzyılda insanoğlunun alçı kültürü
öylesine gelişti ki, bugün 100 den fazla ülkede 100 milyon tonun üzerinde alçıtaşı tüketilmekte.
Kalkınmış ülkelerin tüketimleri incelendiğinde günümüzde zirai amaçlı alçıtaşı kullanımının toplamın % 5 i kadar
olduğu görülmekte. Yine toplamın % 10 – 15 kadarı ise endüstriyel kullanımolarak adlandırılabilecek uygulamalar
da tüketilmekte. Bu grup başta çimento üretimi olmak üzere, cam sanayii, kalıpçılık, sondajcılık, hayvan yemi ve
böcek ilacı üretimi, boya, tutkal, plastik üretimi, gıda ve ecza sanayii gibi çok çeşitli faaliyetleri kapsar.
Geri kalan alçıtaşının tamamı ise inşaat sektöründe kullanılan alçı türlerinin imalatında kullanılır; inşaat
alçısı, sıva alçısı, saten perdah alçısı gibi toz ürünlerin yanı sıra, iç mekanlarda da alçıdan yapılan ara
bölme, üst kaplama yapı elemanları kullanılmaktadır.
Alçının inşaat malzemesi olarak sağladığı avantajları son on yılda fark eden Türkiye, alçıyı yapılarda kullanır
hale gelmiştir. Ancak ülkemizin çağdaş konut ihtiyacını rasyonel bir biçimde ve bir kuşakta karşılayabilmesi
bundan çok daha fazlasını kullanmayı gerektirmektedir.